29 Ocak 2015 Perşembe

En son ne okudum 10: Allah De Ötesini Bırak




Kitabın İsmi: Allah De Ötesini Bırak 
Yazarı: Uğur KOŞAR 
Basım Yılı: 2014 
Basım Yeri: İstanbul 
Sayfa Sayısı:176 
Yayınevi: Destek Yayınları 
Türü: İslam, Tasavvuf, Mezhepler, Tarikatlar 
Tanıtım:

Allah her şeyden haberdardır, sanmayın ki size yapılan haksızlığa kayıtsız kalıyor. O, size bir annenin evladına yaklaştığı merhametten daha fazla merhamet duyandır. Duanın karşılığını takip etmeden "Allah de ötesini bırak". Kul Rabbini imtihan etmez. Ona tevekkülle yaklaştığında rahmetini tüm hücrelerinde hissedeceksin.

Karşında o kadar çok maskeli insan var ki onları tanımak için yoruluyorsun. Şayet dikkat edersen güzel olan bir şey var; o senin hakkını aldıkça, sen onun sevaplarından kazanıyorsun. O halde kaybettim diye üzülme, biraz daha derin bakarsan, aslında kazandığını fark edeceksin!..

Aşık olcaksın evet ama kalbini Allah aşkıyla yakacaksın...
Dünyanın geçici olduğunu, biteceğini İDRAK edeceksin; sadece sonsuz kudrete bağlanacaksın.
Allaha bağlı yaşayacaksın. İşte Uğur Koşar bu kitap da sana herkes gibi Allahı anlatmıyor Onu adeta hissettirip yaşatıyor!..
Psikolog Cavidan Ebru Kızıl

Yirmi yıldır terapi deneyimlerimde elde ettiğim sonuçlardan biri şudur ki; eksik olan parçaları yitirdiğini düşünen ve bunları arayarak çıkmazlara giren ve bunun da dışarıda olduğunu sanan çok büyük bir çoğunluk çeşitli psikolojik sorunlarla ruh sağlıklarını bozmuştur. Bu büyük çoğunluğa eserlerinde ve görüşlerinde öze dönüş yolunda katkı sağlayan, aradıklarını bulabilme cesareti ve ışığı olan Uğur Koşar Dostuma "Allah De Ötesini Bırak" ile özlerine dönebilmesi adına ışık olan eserinden dolayı en içten teşekkürlerimi sunuyorum...
Uzm. Psikolog Abdullah Topal


Çok satanlarda olduğu için merak ettiğim bir kitaptı fakat almak gibi bir niyetim yoktu. Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşım hediye ettiği için okuma listemde öne çektim. Derin konulara pek yer verilmemişti, içinde güzel tavsiyeler de vardı. Belki çok dillendiği için beklentimin altında kaldı malesef ki... Kitaba puanım 5/2



Sevdiğim alıntılardan bazıları:


“ Dertsiz dua soğuktur. Dertliyken yapılan dua gönülden, taa derinden kopar...
“ Birisinin kalbinde taht kurmak, sevgisini kazanmak iştiyorsanız, öylesine sevmelisiniz ki, benliğinizi bırakıp adeta o olmaksınız.

“ Ben derdimi yalnızca Allah'la paylaşırım. Her şeyi en iyi işiten, gören, bilen ve çözen O’dur.
“ Allah kırık kalplerdedir... İşte bu yüz­den Rabb’in ve melekler etrafındayken, sana bu kadar yakınken, artık mutsuz olmana şaşarım!
“ Her şey kendimi bulmakla başladı... Yeni bir hayat, yeni bir dünya, sandığımdan çok daha öte bir ben.
“ Dikkatle izlemenizi isterim. Biri sizi üzdüğünde o aslında size sadece bir iğne batırmıştır; öfke, tepki, üzüntü ise sizin içinizden yükselir!

11 Kasım 2014 Salı

En Son Neredeydim 9: Mudanya Korsan Cafe (Yağmur)

Merhaba...

Mutlu bir pazar günü geçirmişsinizdir umarım sizlerde...

Ben bu haftasonu çok eğlendiğimi tüm içtenliğim ile dile getirerek başlamak istiyorum söze. Mudanya'daydım... Yazdan kalma bur hava vardı bugün... Böyle havaları seviyorum. Sıcacık güneş içini ısıtıyor insanın. Huzur veriyor...



Korsan Cafe'ye gelirsek... Aslında uzun bir süredir burayı yorumlamak istiyorum fakat bur türlü zaman ayıradım. Eskiden Mütareke Evi'nin yanında denizin üzerine uzanan bir iskele şeklindeydi. Kapandığında üzmüştük... O zamanlarda da Mudanya'da bulunan diğer cafelerden farkını ortaya koyuyordu. Fakat, ben burayı daha bir çok seviyorum. Samimi, doğal... Hızlı ve güleryüzlü hizmet. Mekan şahane!!! Dekoru olsun, manzarası olsun... Yazın dış masalarda olsak da, içerisi de bir o kadar güzel. Oda oda... Denize bakıyor tüm odaların pencereleri... Ahşap bir ev, eskiden bir zamanlar postahane olarak kullanılmış... O zamanlarına da tanıklık etmiş olmayı dilerdim... Heyecan ile gönderilen mektuplar, beklenilen mektuplar... Şuân da yine sizlere bu satırları burada en sevdiğim masadan yazıyorum...
Ben pek çay seven bir yapıya sahip değilimdir fakat buranın çayı bir başka. Ben bile çay özlüyorsam eğer... Servisi çok hızlı bir o kadar da lezzetli. Mudanya'da ki evim diyorum ben buraya. Sığınağım... Kahveleri boollll köpüklü, Türk kahvesi sevmiyorsanız eğer kahve çeşitleri de zengin. Klasik bir Susurluk tostu, Ayvalık tostu sizce kaç değişik biçimde servia edilebilir? Bunun yanıtını en iyi Korsan Cafe'de alabilirsiniz. Tatlılarına gelirsek; ben kremalı tatlıları severim ama her pasta da yenmez fakat burada yediğim tüm
lezzetler eşsiz. Benim sizlere nacizane tavsiyemdir. Mudanya Korsan Cafe. Deneyiniz, pişman olmayacaksınız.

Mekana puanım 5/5

31 Ekim 2014 Cuma

En son ne okudum 9: Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları








Kitabın İsmi: Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları

Kitabın Orijinal İsmi: Miss Peregrine's Home For Peculiar Children

Yazarı: Ransom RIGGS
Çevirmen: Fethi AYTUNA


Basım Yılı: 2013

Basım Yeri: İstanbul

Sayfa Sayısı: 360

Yayınevi: Sayfa6


Orijinal Dili: İngilizce

Türü: Roman, Gerilim, Fantastik

Tanıtım:
Gizemli Bir Ada
Terk edilmiş Bir Yetimhane
Tuhaf Fotoğraflar


16 yaşındaki Jacob, dedesinin başına gelen felaketin ardından hiç bilmediği bir adada keşfe çıkar. Burada Bayan Peregrine'e ait bir çocuk yuvasının darmadağın olmuş kalıntılarıyla karşılaşır. Evin metruk koridorlarını, yatakodalarını araştırırken duyduğu bir sesle dehşete düşer, gördüğü şeyin peşinden koşarken birden zamanın hiç akmadığı, diğer insanların asla göremeyecekleri bir dünyaya ayak basar.Akıllardan çıkmayacak eski fotoğraflarla bezenmiş bu roman yetişkinlerin, gençlerin ve karanlıkta geçen bir serüvenden haz duyan herkesin hoşuna gidecek.





- Okumayanlar İçin Spoiler İçerebilir -

Jacob kendisini bildiğinden beri dedesinin ilginç hikayeleri ile büyümüş. Fakat yaşı ilerledikçe bunları sorgulamaya başlamış ve mantığına sığdıramadığı için inanmaktan vazgeçmiştir. 2. dünya savaşı gibi bir dönemden geçen dedesinin bunamış olduğunu düşünmektedir. Fakat bir gün dedesinden bir telefon gelir ve Jacob onun yanına gittiğinde dedesinin cansız vücudu ile karşılaşır. O günden sonra yeniden sorgulama evresine giren Jacob, iyileşebilmek için dedesinin bahsettiği adaya gider. Ve asıl olaylar bundan sonra başlar. Ama ben daha fazla spoiler vermeyip güzelim kitabı merak etmenizi sağlayacağım. Şunu çekinmeden söyleyebilirim ki, ilginç bir fantastik roman okumak niyetindeyseniz tam olarak doğru adrestesiniz. Jacob ile farklı bir dünyaya adım attım okurken. Şahane ters köşeleri var. Bunca süre alıp okumadığım için ben kendime oldukça kızdım. Vakit kaybedilmeden okunması gereken kitaplar arasında yerini almalı bence. Sabırsızlıkla 2. kitabın bekliyorum. 

Puanım: 4 


Keyifli okumalar dilerim. Daima mutlu kalın, çok derin sevgilerle... :)

30 Ağustos 2014 Cumartesi

Etkinlik: Tek Renk Tag - Pembe

Etkinlik aslından bloggerlerin birbirlerini mimlemesi şeklinde ilerlesede bu etkinliği kaçırmak istemedim. İlk kimde gördüğümü hatırlamıyorum ama etkinliğin sahibi Kitapella. O yüzden bu güzel etkinliği başlattığı için ve bizi bununla buluşturduğu için kendisine nacizane teşekkürlerimi borç bilirim. Bazı bloglardan ve vloglardan okuma listeme yeni kitaplar kazandırmama yardımcı oldu. :)


Bu etkinlik için seçmiş olduğum renk pembe. Bakalım kitaplığımda neler varmış...






1. Bu renkte aldığın son kitap?   
Kader Aşkı Tadınca - S. G. Browne
Bir süredir gördüğüm ve adını duyduğum fakat almaya yanaşmadığım bir kitaptı. Geçtiğimiz günlerde sürekli alışveriş yaptığım kitapçıda indirimdekiler reyonunda görünce attım sepete. Henüz okumuş değilim ama yakın tarihte okunacak kitaplar arasında.

2. Kapak tasarımında yüz resmi bulunan kitap?   
Lanetli Talih - Rachel Gibson
Henüz okunmamış bir kitap daha, ama serisini tamamlamdan okumak istemediğim için el değmedi henüz. Şimdilik elimde sadece Sırlar Aşka Engel mi? ve Lanetli Talih var. Tamamlandığında yorumları blogda olur.

3. Ana Karakterini çok beğendiğiniz bir kitap?   
Pasaklı Tanrıça - Sophie Kinsella

Başlarda Samantha'nın hayatı her dakikası planlı programlı. Başarılarından kaynaklı yoğun bir iş temposu ki zaten bu tempoyu ve işini seviyor ve çalıştığı firmaya ortak olmak istiyor ama bir gün yaptığı bir hata hayata silbaştan başlamasına neden oluyor. Chick lit tarzında hoş bir kitaptı. Yorumu için tıklayınız.

4. Sinemaya uyarlanmış yada yakın bir tarihte uyarlanacak olan  bir kitap? 
Yaprak Dökümü - Reşat Nuri Öztekin

Daha lise yıllarımdayken okuduğum bir kitaptı. Severek okumuştum. Henüz yorumu blogda mevcut değil. 1967 yılında sinemaya uyarlanmış. Fakat ben henüz filmini izlemedim.


5. Bu renkteki favori kapak tasarımlı kitabınız?  
Özlem Çelik – Kendi Hayatını Yaşa

Benim gibi seyahat düşkünü birisi için bundan güzel kapak olur mu? Kitabı almamda konusu kadar kapağının da etkisi vardı.

6. Beklentilerinizi karşılayamayan kitap? 

Bazı beğenmediğim ve yarım bıraktığım kitaplar olsa da. İşin içinde emek olduğu için bu katogoriyi boş bırakmayı tercih ediyorum.

7. Herhangi bir seriye ait olmayan bir kitap? 
Size Koca Diyebilirmiyim - Saadet Demir Algan
Aslında merak ediyorum ama ertelediğim bir kitap.

8. Konusunu orijinal bulduğunu bir kitap? 
Kristin Hannah – Bir Tutam Gündüz Bir Tutam Gece

Yazarı Kristin Hannah olunca zaten, daha okumaya başladığım ilk sayfalarda içimi sıcacık eden bu kitabı bende bu kategori için tavsiye edebilirim.



Çok çok sevgilerle, daima mutlu kalın. :)



26 Ağustos 2014 Salı

En Son Ne Okudum 8: Senden Başka Yok - Marian Keyes (Anybody Out There)




Kitabın İsmi: Senden Başka Yok
Kitabın Orijinal İsmi: Anybody Out There

Yazarı: Marian Keyes Çevirmen: Zeynep Heyzen Ateş


Basım Yılı: 2013

Basım Yeri: İstanbul

Sayfa Sayısı: 538

Yayınevi: Artemis Yayınları


Dili: Türkçe

Türü: Roman, Öykü

Tanıtım:


"Okuyucuyu aynı anda hem güldürüp hem de ağlatmak yetenek ister... Son sayfayı okuduktan sonra çok uzun bir süre hikâyeyi aklınızdan çıkaramayacaksınız." -Heat-
"New York'a geri dönüp onu bulmak zorundaydım. Orada olmama ihtimali de vardı ama şansımı denemek zorundaydım çünkü tek bir şeyden emindim: Burada değildi."
Anna Walsh resmen bir harabe. Anne ve babasının Odadan İyidir diye tabir edilebilecek evinde, Dublin'i terk edip New York'a dönebilmenin hayaliyle yaşıyor. Arkadaşlarına dönmek. Dünyanın En Muhteşem İşine dönmek. Ve hepsinden ötesi, Aidan'a dönmek. Fakat ailesinin başka düşünceleri var (kendi başağrıları dışında yani). Ve sanki Aidan da onunla tekrar temasa geçmekten kaçınıyor gibi. Nedendir bilinmez!Anna'nın bu kadar çok sevdiği dünyasını ne parçalamış olabilir? Ayrıca her şeyi yeniden yerli yerine oturtacak olan kişi gerçekten de Aidan mı acaba? 
"Maeve Binchy'nin tahtına kurulan modern bir roman kraliçesi olan Marian Keyes, öykü anlatıcılığında son derece usta. Üslupla gerçeği birararaya getirişi, vazgeçmediği mizah ve pathos, onu tüm dünyada çoksatar listelerine taşıyor." -Irish Independent-
"Marian Keyes, insana-kendini-iyi-hissettiren-kitaplar cemiyetinin kraliçesi. İnsanın içini ısıtan komedileri, onu İngiltere'nin en çıtır yazarına ve kendi kuşağının sesine dönüştürdü." -Daily Mirror-
"Keyes her zamanki gibi zekâsını konuşturarak, dostluk, kıskançlık ve aşk üzerine yazıyor." -Daily Mail-
"Yüksek kalite eğlence!" -Marie Claire-
"Keyes'in, duygusal açıdan en doyurucu hali." -In Style



'Chick lit okuyacaksanız beklentileri çok fazla yüksek tutmamak gerekli' diye düşünerek aldığım bir kitaptı. Fakat beni oldukça yanılttı. Keyes'in kalemi çok akıcı, okurken nasıl zamanın nasıl geçtiğini anlamadığım bir kitaptı. Ve kitap kalınlığına rağmen benim bu ara fazla mesailerime akabinde kişisel işlerimin yoğunluğuna rağmen kitabı 3 gün gibi bir sürede bitirdim. Fakat bitmesini istemediğim bir kitaptı. Keyes'in kalemine olan hayranlığım bu kitabı ile perçinlendi. Esprileri oldukça zekice ve ince. Bu kadar hüzünlü bir durum böyle eğlenceli nasıl anlatılabilir diye şaşırmadan edemiyor insan. Okurken Anna'nın Aidan'a olan aşkı sizi oldukça şaşırtacaktır diye düşünüyorum. Bazen sahneler gözümün önünden bir film izlermiş gibi geçti desem abartmış olmam.
Benim kitaba puanım 4.

- Okumayanlar İçin Spoiler İçerebilir - 

Hikaye Anna Walsh'un ailesi ile yaşadı evde başlıyor ve tam bir enkaz halinde. Başlarda sebebini bilmediğimiz bir sebepten dolayı aslında yaşamakta olduğu New York'a gidemiyor, işine geri dönemiyor ve Aidan'ı bu kadar severken ona kavuşamıyor. Aidan'dan da haber almıyoruz bu evrede Anna'yı arayıp sormuyor. Bu aşamada aklımdan birkaç seçenek geçmiş olsa da pek tutmadı. Fakat kitabın akışı o kadar güzel ki, yavaş yavaş parçalar yerine oturuyor ve bizler de neler olmuş Anna neler yaşamış öğreniyoruz birbir. Yer yer duygulandıran, histerik ama eğlenceli bir kitaptı. 


Keyifli okumalar dilerim. Daima mutlu kalın, çok derin sevgilerle... :)

Etkinlik: Son Zamanlarda Herkese Önerdiğiniz Kitaplar

 

Bloglar arasında gezerken Kristal Kitap'ın Son Zamanlarda Herkese Önerdiğiniz Kitaplar adlı etkinliği dikkatimi çekti. Bende son dönemde gerek sosyal medya üzerinde, gerek arkadaş ortamlarımda tavsiye ettiğim kitapları paylaşmak istedim. 

 

1. Ahmet Şerif İzgören - Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır

Aynı zamanda dile getirmeliyim ki, okuduğum günden beri başucu kitabım olan Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır kitabı bir kişisel gelişim kitabı. Ahmet Şerif İzgören gerek deneyimlerinden, gerek gözlemlerinden harika bir kitabı bizler ile paylaşmışken, bizim okuyup önermemizden daha doğal birşey olamaz sanırım. Detaylı yorum için; tık.

2. Sylvia Plath - Sırça Fanus

Beni uzun süre sahaf sahaf dolaştıran, bulma ümidimi tamamen kesmişken Kırmızı Kedi'den çıkan Sırça Fanus, adını sık sık duymama rağmen bende uzun yıllarca merak uyandırmayan, baskısı sona erdiğinde değerini anlayıp peşine düştüğüm ve okumakta çok ama çok geciktiğim bu değerli kitabı son günlerde yine her ortamda sıklıkla dile getirmekteyim. Daha detaylı yorum isterseniz tık.

3. Sabahattin Ali - Kürk Mantolu Madonna

Kürk Mantolu Madonnda'yı ilk lise yıllarımda okumuştum. Severek okuduğum kitapları üzerinden biraz zaman geçtiğinde tekrar okumayı severim. Geçtiğimiz günlerde kitabı tekrardan okuyup bitirdim. Henüz blogda yorumlama fırsatı bulamadım. Sabahattin Ali'nin kalemi de oldukça sevdiğim bir kalemdir. Israrla tavsiye ettiğim kitaplar arasında.

4. Kırmızı Kahverengi Defter - Nilgün Marmara

Marmara ilk önce, Sylvia Plath hayranlığı ile ilgimi çekti. Sonra okuduğum yorumlar yaptığım araştırmalar daha derin bir merak uyandırmaya başladı Nilgün Marmara'ya karşı. Ve bende de Sylvia Plath hayranlığı derinleştikçe, okumadan olmaz dediğim bir kitap haline geldi. En sonunda bir sahafta bulup okuyabildim bu güzel kitabı da. Okuduğum günden beri tavsiyelerim arasında. En kısa sürede diğer kitaplarını da okumam gerektiğini düşünüyorum. Daha detaylı yorum isterseniz tık.

5. Aynı Yıldızın Altında - John Green

Kitap ilk çıktığı zamanlarda arkadaşımdan ödünç alarak okuduğum bir kitaptı. İlk okumamda da tekrar okumamda da beni etkileyen bir kitap olma özelliğini gösterince tavsiye edebileceğim kitaplar arasına girdi. Daha detaylı yorum isterseniz tık.

 

Benim son zaman önerilerim de bunlar. Keyifli bir etkinlik olmuş. Sizde katılmak isterseniz lütfen tıklayınız.

Daima mutlu kalın, çok derin sevgiler. :)

24 Ağustos 2014 Pazar

En Son Ne Okudum 7: Pasaklı Tanrıça - Sophie Kinsella (Undomestic Goddess)



Kitabın İsmi: Pasaklı Tanrıça
Kitabın Orijinal İsmi: Undomestic Goddess
Yazarı: Sophie Kinsella
Çevirmen: Bige Turan
Basım Yılı: 2006
Basım Yeri: İstanbul
Sayfa Sayısı: 425
Yayınevi: Artemis Yayınları
Dili: Türkçe
Türü: Roman, Öykü
Tanıtım:

Tahmin edilemez, unutulmaz ve son derece sevimli bir roman kahramanı olarak Samantha Sweeting, Pasaklı Tanrıça kodlu ilk macerasında tüm romantizmi ve komedisiyle sizlerle buluşmaya hazır.Samantha, Londra'da çalışan bir üst düzey avukat. Günün her saati iş başında, ev hayatı yok, tek düşündüğü şirkete ortak olabilmek. Üzerindeki baskı ve adrenalin onu fena halde coşturuyor. Ta ki bir gün, ...bir hata yapana kadar. Öyle büyük bir hata ki bu, kariyeri mahvolabilir.
Tamamen aklını kaçırıp Londra'daki ofisinden çıkıyor, bir trene binip hiç bilmediği bir yere gidiyor. Yol sormak için büyük, güzel bir evin kapısını çalınca iş görüşmesine geldiği zannediliyor ve o evde hizmetli olarak çalışması teklif ediliyor. Tabii ki bu evli çift ev işlerini halletmesi için bir avukatı işe aldığından habersiz. Fakat düşünün ki Samantha fırının nasıl çalıştırılacağını bile bilmiyor. Felaketler birbirini kovalıyor. Samantha çamaşır makinesiyle, ütü masasıyla , deterjanlarla müthiş bir savaş verirken; büyük şeflere özel yemekler pişirmeye kalkışırken tam bir kaos yaşanıyor.
İyi de acaba işverenleri evdeki hizmetlinin başarılı bir avukat olduğunu öğrenebilecek mi? Eski hayatı Samantha'nın yakasını bırakacak mı? Bırakmasa bile, Samantha geri dönmek isteyecek mi? Göreceğiz!
 "Adım Samantha. Yirmi dokuz yaşındayım. Hayatımda hiç yemek pişirmedim. Yer silmedim. Toz almadım. Düğme falan da dikemem. Yapmayı bildiğim tek şey kontratları yeniden düzenlemek ve müvekkilimi milyonlarca pound kâr ettirmek."
PASAKLI TANRIÇA, hayatı biraz daha ağırdan alması gereken genç bir kızın hikâyesi. Ki bu kızın artık kendini bulması, en önemlisi aşkı bulması gerekiyor. Ve elbette ki sözü edilen bu kızın, bir kenarda öylece durmasına alışkın olduğu ütü masasının ne işe yaradığını da artık uygulamalı olarak öğrenmesi gerekiyor.
(Tanıtım Bülteninden)


Pasaklı tanrıça tanıtım bülteninde kendimi gördüğüm bi kitaptı büyük bir merakla başladım okumaya, Sophie Kinsella'nın kalemi ile de ilk tanıştığım kitap oldu aynı zamanda. Kitap chick lit türünde. Kötü bir kitapmıydı? Hayır ama daha iyilerini de gördüğümü itiraf etmeliyim. Başları oldukça durağandı fakat sonlara doğru heyecanlanmaya başladı. Okurken gülümsememek elde değildi. Dinlendiren bir kitaptı. Ayrıca, Sophie Kinsella'nın olaylara bakış açısı ve yaklaşımı, zekice kurguları bu kitabı size okutturuyor. Açık konuşmak gerekirse kitabı yarım bırakmayı düşündüm ama Kinsella'nın kalemini yeni tattığım ve meraklandığım için bırakmak içimden gelmedi. 
Kitaba puanım 3

- Okumayanlar İçin Spoiler İçerebilir - 


Kitapta altını çizdiğim cümle bulunmuyor fakat genel olarak verilmek istenilen mesaj; 
Hayat yoğunluğunda bir koşuşturmaca içinde kendimizi unutuyoruz. Peki istemekte olduğumuz hayat bu yönde mi? Bundan başka bir seçenek yokmu? Keyif aldığımız şeylere de zaman ayırmak bizim de hakkımız değil mi? İnsan hayattaki önceliklerini herşeye rağmen belirleyebilmeli.
Samantha benim gibi hayatının her dakikasını planlayan bir karakter aynı zamanda çok da komik... Samantha işinde bir hata yapıyor ve bütün hayatı bu evreden sonra değişiyor. Samantha'nın yerinde olsam bunları yaparmıydım dediğim yerler oldu açıkçası. Samantha hayatı boyunca hiç yemek yapmamış, ütüye dokunmamış, toz almamış ve bu konular hakkında da hiçbir fikri yok. Ve buna rağmen bir ailenin yanında hizmetçi olarak işe başlıyor ve büyük mücadeleler veriyor. Olaylar bu noktadan sonra hızla akıp gidiyor ve kitap sizi içine çekiyor. Çok fazla spoiller verip kitabı okumayanların hevesini kaçırmak istemiyorum. Yaz çıkmadan tam bir yaz kitabı olarak tavsiye edebilirim. Bu arada Kinsella'nın kalemini çok sevdim, kısa sürede diğer kitaplarını da okuyup yorumlarını eklerim. :)

Keyifli okumalar dilerim,
Çok sevgilerle mutlu kalın. :)