13 Ağustos 2014 Çarşamba

En Son Ne Okudum 6: Kırmızı Kahverengi Defter - Nilgün Marmara (Gülseli İnal)


Kitabın İsmi: Kırmızı Kahverengi Defter
Yazarı: Nilgün Marmara
Yayına Hazırlayan: Gülseli İnal
Basım Yılı: 1994 | 2. Basım
Sayfa Sayısı: 119
Yayınevi: Telos Yayıncılık
Dili: Türkçe
Türü: Günlük, Anı
Tanıtım:

Evet, kimi günlüklerin, mektupların yayını, "netameli" bir iştir. Tecrübeyle sabit. Gülseli'nin de belirttiği gibi, "yığınla spekülasyon/eleştiri" bizi hiç şaşırtmayacak. Bunlar dile getirildikçe, açıktan tartışıldıkça, kuşkusuz, bizim de söyleyeceklerimiz olacak.

Şimdilik, açıklamamız okurlara: Nilgün Marmara'nın günlüklerinde yer alan, okuduğu kitaplardan yaptığı alıntılar ve mektup taslakları dışında, her satır, her harf, elinizdeki kitaptadır. Üzerlerinde, düzeltme dahil, en küçük bir redaksiyon müdahalesi yapılmamış; defterlerde nasıl yazılmışsa, -günlükler, insanların "çalakalem" iç dökmeleridir, yayına hazırlanan metinler değil. Doğal olarak, harf hataları, tümce düşüklükleri görülebilir. Kitaplaştırırken, bunları olduğu gibi bırakmayı yeğledik (Joh Ellis, İngeborg Bachmann... gibi)- yani, bir okur, defterlerin yaprağını çevirdikçe neler görecekse, o şekilde aktarılmıştır.
Acaba?
Defterler, ilgilenenlerin tetkikine açıktır.
(Yayınlayanın Notu'ndan)

Uzun bir süre izini sürdüğüm, uzun uzadıya aradığım bir kitaptı Kırmızı Kahverengi Defter. Özellikle Sylvia PLATH hayranlığımın iyice artması ile peşine düşmüştüm. Önce Plath’a ulaştım sonra Marmara’ya. Nilgün Marmara derin bir Plath hayranıymış. Öncelikle bunu belirtmek isterim. Kitabı okurken Marmaya’ya oldukça yakın hissettim kendimi, tanıyormuş gibi. Daha önce sohbet etmiş gibi. Ve onun hayatının ucundan kıyısından bir yerlerden geçmek beni çok onurlandırdı. Bunca zamandır bu kitabı okumamış olduğum için kızdım kendime. Tabii ki öncelikle yayınlanmasına son verilmesine kızdım. Yine bir gün sahaflar arasında gezerken sonunda buldum kitabımı. Aldığım gün okudum ve bitirdim. Harikaydı. İnsanda suçluluk duygusu uyandırıyordu bence. Sanki gizli gizli bir arkadaşınızın günlüğünü okumak gibi. Özeline dokunmak gibi… Hayatta olsaydı acaba yayınlanmasına izin verir miydi diye düşünmeden edemiyor insan. Gülseli Hanım iki tane defter taramış bu kitabı derlemek için birisi kırmızı, birisi kahverengi olan Nilgün Marmara’nın ellerinin değdiği iki nadir defter… Günlük tutulan defterlerin aslında şiir, mektup taslakları, okunan kitaplardan notlar, çeviriler, fragmanlar varmış. Nilgün Marmara yalnızca birkaç kez tarih not düşmüş. Bir çoğunu Gülseli İnal düzenlemiş. İnal, Nilgün’ce not özelliği taşıyanları özenle seçmiş ve bize sunmuş. Ben kitabı okurken çok sevdim. Dilerim okumak isteyenler için kitap yeniden basıma girer ve herkes okuyabilir. Benim kitaba puanım 5/5





Sevdiğim alıntılardan bazıları:




Herkes evinin önündeki çölü süpürmelidir, içerideki çölü dışarıdan sızmış olarak görüyorsa, beklesin, ağır ağır aksın kum tanecikleri, biriksin ve dışarının çölüne bitişsin, o zaman herkes yine evinin önündeki çölü süpürmeyi sürdürebilir.
Ölüm, yaşayabilmek için sonsuzca kaçtığımız, ama sözcükleri yaşatabilmek için kucak açtığımız...
Kentlerin havaalanlarından çok düş alanlarına gereksinimi var. Yeni düş alanları yapılmalı, onlar restore edilmeli ta da tümden yok edilmeli.
Hayatın neresinden dönülse kârdır!'
Bir tek güneşten utandım hayatımda (Yalnızca)
Bal rengi acı dokumuzdan sızan sonsuz.
Şiir, ölüm ve yaşam dolayısıyla, Şimdi ve daima açıktır' E.A.
Üzerimden trenler, kamyonlar tırlar ve tüm araçlar geçiyor sana doğru yürürken bu sonsuz evcilik oyununda.
Yıllarca ölüme yürüdük 
  Sağlam bir su üzerinde.
İnsan güneşle arasına bir kitap koymalıdır.
“ Ölürken kahkahamı ona bırakacağım,
“ Kış uykusundaki melek…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder